26 Mayıs 2011 Perşembe

Yeni Gitar Alıyorum

Oha. Bayağı uzun zamandır yazmıyorum blog'a. Aslında şu an bile ne yazacağımı bilmiyorum ama hadi bakalım. Çıkar tabii bir şeyler.

Kaş'ta hayat bayağı bir yoğun geçiyor. Nedendir bilinmez gerçekten bayağı bir yoğunum. Dexter bile izleyemez oldum. Dexter'ı geçtim, BSC'ye haber bile girecek zaman bulamıyorum. Peki ne bok yiyorum...

Turnuva işleri ile uğraşıyoruz. Sponsordur, başvurulardır... Zaten bu iş için dışarıya çıkınca banko 5-6 saat gidiyor kafadan. Gece de takılıyoruz dışarıda. Özlemişim Kaş'ı ama ne hikmekse pek gezemiyoruz. Sadece mal gibi oturup bir şeyler içiyoruz. Tabii ben alkolü bıraktığım için çoğu zaman kola veya fanta içiyorum. Bu çok sikindirik bir şey ya, millet meydanda koparken dahi biz kuyku köşede mal mal oturuyoruz. Çok seviyorlar bizimkiler bunu. Bana daral getiriyor resmen.

Turnuvaya şu ana kadar 12-13 takım falan katıldı. Muhtemelen pazartesi günü başlayacak. Çok sağlam takımlar var. Yarı final oynarız diye düşünüyorum ben. Bakalım neler olacak...

Bu arada bir web sitesi işi aldım. Ondan gelecek para ve daha önce elimde bulunan paralarla yeni bir gitar alacağım. Epiphone Special 2 veya Cort CR100 almayı düşünüyorum. Muhtemelen tercihim Cort'tan yana olacak. Şu ana kadar hiçbir problem yaşamadım donanımsal açıdan Cort'ta. O yüzden sağlam gitar bence Cort. Düzgün kullanırsan en ucuz gitarı bile 3 sene problemsiz götürüyor. Muhtemelen tercihim Cort'tan yana olacak. Ayrıca görüntü olarak da çok cazip geliyor Cort CR100. Sanıyorum ki bir hafta içinde gitarı alırım. Veya en kötü ihtimal iki hafta içinde...

Heyecanlıyım vallahi. Çok istiyordum Les Paul kasa bir gitarım olsun, sonunda olacak gibi.

15 Mayıs 2011 Pazar

Beşiktaş Ulan!

Evet, bugün gerçekten çok mutlu oldum. Takım kupayı alınca nedendir bilinmez saçma bir sevinç patlaması yaşadım. =D Sanki Barcelona'yı yenip Şampiyonlar Ligi şampiyonu oldunuz falan diyenler var; gerçekten o kadar sevindim yahu. Eziklik olarak görenler var bunu ama onların ezikliği o. Siz kendi işinize bakın arkadaşım, biz yaşayalım kendi sevincimizi.

Bayağı sıkı maç oldu. Beşiktaş çok çok tutuktu maç boyunca. Guti ve Bobo yokları oynadı resmen. Heriflerin hiçbir boka katkısı olmadı. Gerçekten olacak iş değil. Quaresma, Simao, Fernandes, Sivok ve Necip gerçekten çok iyiydiler. Gerçi Quaresma çok gol kaçırdı ve bencildi ama seviyoruz ya herifi. Ne yapsa yeridir, anlık kızsam da düşününce bu adam bambaşka ve gerçekten hastasıyım yahu.


Guti 100  bilmem kaç dakika nasıl sahada kaldı anlamadım. Tayfur'un yaptığı en boktan iş buydu sanırım bu gece. Onun haricinde Bobo hatası vardı tabii bir de ama Almeida 60'ta falan girdi ve girdiğini belli etti. En azından pres yapıyor, koşuyor, hava toplarının hepsini alıyor herif. Bobo gibi topu ezmiyor, koşmamazlık yapmıyorum. Sırf koştuğu için adama hasta oluyorum. Bobo geyiği gibi gezinmemesi yetiyor yani.

Fernandes mükemmeldi. Herif 115'inci dakikada bile öküz gibi deparlar attı, çalım attı, koştu, çabaladı. Her boku yaptı. Çalımlarına zaten hastayız. Özellikle 180 derece dönmeli Zidane hareketi yok mu... Ölüyorum ona. Adam tek başına taşak geçti resmen IBB orta sahasıyla. Tabii yanında Necip'i de unutmamak lazım. Ölümüne oynuor Necip resmen. Sanırım son yıllarda Beşiktaş orta sahasına gelip giden en iyi yerli ön libero konumunda şu an. Ernst'in yokluğunu hiç hissettirmiyor hatta çabukluğuyla öne bile geçiyor bence. Bravo Necip'e.


Simao bence takımın en iyisi. Adamın tek yararsız işi yok. Sadece penaltı pozisyonunda şanssız bir pas verdi o kadar. Quaresma bu adamdan bir şeyler kapmalı bence. Çok az sahneye çıkıyor ama çıktığında da en efektif işi yapıyor Simao. Gösterişsiz ve öldürücü. Quaresma egoizm problemini yense takım fena olacak.

Quaresma aldığı her topu şutladı kaleye. Onların yarısını paslasa belki de şu an ne uzatma ne de penaltılar olacaktı. Ah Quaresma ah. Penaltılarda niye penaltı atmadı anlamadım bu herif. Acaba kendi isteğiyle mi yoksa Tayfur'un isteğiyle mi kullanmadı penaltı. O değil de penaltılar sırasındaki Quaresma'nın hali gerçekten beni bu adama iki misli aşık etti. Adam ölüyordu ya heyecandan. Ve Simao golü attığında Beşiktaş armasını öpüyordu. İşte gerçek Beşiktaş'lı, kutluyorum kendisini.

Sivok'a da değinmek lazım. Bence Beşiktaş tarihinde bu adam gibi stoper gelmedi. Hiçbir hava topunu rakibe vermiyor adam, nasıl bir yer tutuşsa artık, zıplıyor ve direkt kafasına oturuyor top. Onun haricinde maç içinde sürekli takip ediyorum, hep arkadaşlarını morallendirmek ve gaza getirmek için çabalıyor bu adam. Sivok'un bu tavırları Toraman'ı anımsatıyor bana. Toraman'ın nasıl bir Beşiktaş aşığı olduğu malum zaten, Sivok'un da ondan aşağı kalır yanı yok bence.

Ve son olarak, Almeida'ya mutsuz diyor bizim medya. Gördük bugün kupa töreninde. Onun kadar mutlu ve coşkulu ikinci bir adam göremedim ben (biraz da Nihat vardı, çok bir bok yapmış gibi...). Herif resmen zafer sarhoşu olmuştu ve mutluluğu her halinden belli oluyordu. Umarım gitmez sezon sonu. Bobo'dan kat be kat kaliteli bir oyuncu ve kalmasını istiyorum.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

İlk Dövmemi Yaptırdım

Evet, dün Eskişehir'deki son günümdü ve gider ayak dövme yaptırdım. Bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere daha önce ne yaptıracağıma karar vermiştim. Dün öğleden sonra buluştuk dövmeci Mehmet Masatoğlu ile (bizim Utku reyizin çok yakın arkadaşı). Dövmenin çıktısını alıp, onun evine geçtik. Üzerimize rahat bir şeyler giydikten sonra işe başladık.

İlk önce taslak olarak hazırlandı dövme. Sonra özel bir madde ile koluma geçirildi. En sonunda da dövme makinesi ile üzerinden geçildi. İlk önce dış hatlarını yapıp, daha sonra 2 kez üzerinden geçti. Yaklaşık 20 dakika falan sürdü. Sandığımdan bayağı bir kısa sürdü.

Acıyı çok merak ediyordum. Gerçekten acıdı yahu. Kemikliydi bölgenin yarısı, kemikli yere geldiğinde fena sızlattı valla. Dayanılmıcak bir acı değildi ama kötüydü yine de.

Paticik forumdaki geyikler hariç dövme beğenildi. Düşüncelerini dikkate aldığım insanların ve özellikle de benim beğenmiş olmam yeterli tabii. Beğendim ve seviyorum.

Mehmet Masatoğlu ve Utku Tan Çağlan'a teşekkürler.

Dövmeyi görmek isteyen arkadaşlarıma caps atabilirim ancak buraya koymayacağım. Nedeni ise gösterip direkt yorum alabilmek, buraya koyarsam yorum alamam.

10 Mayıs 2011 Salı

Ve Dönüyorum

Bu gece tüm malları Kaş'a gönderdim. Geriye sadece laptop, gitar ve 2 çanta kaldı. Dönerken sadece onlar olacak yanımda. Bir kaç eşya bıraktım gidene kadar yaşabilmek için evde; onları muhtemelen kargo ile göndereceğim son gün. Cuma gecesi komple dönüyorum Kaş'a.

Perşembe günü elektrik ve doğalgaz aboneliğimizi kapattıracağız. Bunlardan toplamda 350 lira kadar depozito parası gelecek. Ayrıca ev için verdiğimiz 350 lira var. Elimize güzel para geçecek dönerken. Bu yüzden dövme yaptırma kararı aldık. Cuma günü öğleden sonra dövme yapılacak. Ayrıca yine cuma günü kanal tedavimin 3. seansı olacak, sabah saatlerinde. Acı bir gün olacak sanırım benim için... =D

Dövme demişken, ne yaptıracağımı sabitledim kafamda. Daha önce sürekli bacağıma Gibson Les Paul yaptırmak bahsediyordum ama vazgeçtim ondan. Çoğu kişinin "gitar ne ulan" falan gibi tepkileri ve gitarın anatomik yapısı sebebiyle çok şekilsiz duracağından ötürü komple attım gitar olayını. Sol kolumun alt ve dış kısmna "And Justice for All" yazdıracağım. Bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere bu, Metallica'nın 4. stüdyo albümünün adı ve Amerikan Anayasasının son cümlesi.

Şöyle bir font ile yazılacak yazı.
Utku sağolsun bize bir kıyak yaptı ve arkadaşını bize mükemmel bir indirim ile dövmeyi yapmaya ikna etti. Gerçekten iyi oldu bu. Başka birine yaptırmaya kalksak dünya para ödeyecektik. Neredeyse tek dövme fiyatına iki dövme yaptıracağız şu anki fiyat ile. Bakalım neler olacak, nasıl olacak... Heyecanla cumayı bekliyorum.

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Uzun Zamandır Yazmıyordum

Son 2 yıldır özellikle Lise'nin bitmesi ile birlikte bayağı bir boş ve amaçsız yaşamaktaydım. Eskişehir'e gelmemle birlikte ufak çaplı bir amaç yerleşti hayatıma. 6 ay önce bana sormuş olsalardı, 6 ay sonra kendini nerede görüyorsun diye; eminim ki GSF için hazırlanıyor olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Hayatımın hiçbir döneminde resim ve çizime ilgi duymadım. Ama işte görüyorsunuz, hayat sürprizler ile dolu. İnternette görülmüş bir çizim atölyesi ilanı ile başlayan bir hikaye; sanıyorum ki GSF'ye girmek ile sonuçlanacak. İlerde anlatacağım güzel bir hikaye olur bence. =D

Bölüm Sonu Canavarı maceram da gayet güzel gidiyor. Gerçekten büyük bir heves ile yazıyorum oraya. Daha öncekiler gibi değil. Okunuyor olduğumu bilerek yazmaktan ötürü olsa gerek, haber aramaktan, haber girmekten hiç vazgeçmiyorum. Sabah uyandığımda ilk işim yeni haber var mı diye siteleri kontrol etmek oluyor. Akşam atölyeden geldiğimde de aynen bu şekilde, Gametab'a giriyor ve haberleri kontrol ediyorum. Hoşuma gidenleri siteye ekliyorum ve seyrediyorum. Yönetim sayfasını yeniliyorum, kaç kişi okumuş diye bakıyorum. O kadar güzel bir şey ki bu...

Son 10 gün artık. Sktir olup gidiyorum Eskişehir'den. Bilmiyorum özler miyim burayı. Sanmıyorum aslında. Düşünüyorum, Eskişehir'e dair pek fazla güzel şey gelmiyor aklıma. Eskişehir'i anlamlı kılan tek şey Garaj Atölye oldu sanıyorum ki. Kaş'a döndüğümde "ne bok yedin Eskişehir'de" diyenlere cevap olarak verebileceğim tek şey atölye. Hoş. Güzel zamanlarımız geçti gerçekten. Fazlasıyla eğlenceliydi o ortam. Lise sondayken sırf geyik yapmak için okula giderdim, Atölye'de aynen o kıvama gelmişti neredeyse. Ve Eskişehir'e dair özleyeceğim tek şey orası olacak sanırım.

İyi güzel döneceğiz Kaş'a ama 28 Mayıs'a sınav koymuşlar. Ne bok yiyeceğim kara kara düşünüyorum.

Ve son olarak Atölye'den Utku'nun önerdiği ve gerçekten çok çok beğendiğim bir şarkıyı koymak istiyorum. Pek huyum değildir ama içimden geldi bu şarkıyı koymak.