27 Şubat 2012 Pazartesi

Nazilli - Okul - Basketbol - Gitar

Nazilli'ye tekrar döndüm. Kaş'a gitmeden önce tatilimin maksimum 3 hafta olacağını düşünüyordum ama öyle olmadı. Yaklaşık 1,5 ay kadar Kaş'ta kalarak tarihin en uzun sömestr tatiline imza atmış bulunmaktayım.

2 + 1 ve 17 watt çıkış gücü var. 
Dün yaklaşık 17:30 sularında Nazilli'ye geldim. Geçtiğimiz aylarda alamadığım ses sistemini aldım hemen gelir gelmez. Öyle ki otogardan eve gitmek yerine direkt çarşıya gidip ses sistemini satın aldım. Eve gelince ufak bir kurulum ve deneme safhasından sonra soluğu Galatasaray - Beşiktaş maçında aldım. Yol yorgunu olmam sebebiyle deli gibi başım ağrıyordu. Sağolsunlar, maçtan sonra bu ağrıyı ikiye katladılar. Eve geldim, gelir gelmez uyudum.

Bugün sabah ilk iş olarak ikinci dönem ders kayıtlarımı yapmak için danışman hocamın yanına gittim. Fakat kadın ortalıkta yoktu. Neyse, öğleden sonra tekrar gelirim diyerekten eve döndüm. Bir kaç saat sonra tekrar gittim, kadın yine yok. Derse girmiş... Eve gittim, 1 saat sonra tekrar gittim. Bu sefer denk getirdim ve verdim dekontumu. Ders kayıt kağıdını da imzaladıktan sonra çıktım.

Seçmeli Havuz Dersi olarak Basketbol'u seçmiştim. Bugün ilk defa dersine gittim. Eğlenceliydi. Saçma sapan koşu yaptık ilk olarak. Daha sonra turnike attık. Ve son olarak maç yaptık. Sınıfta ders işlemekten iyi olsa da pek tat aldığımı söyleyemem. Cuma günü basketbol takımı antremanını iple çekiyorum. Antremanda keyifli oluyor oynamak. Maç yapıyoruz genellikle çift pota ve hoş oluyor.

Bu arada çok yakında Youtube ve Facebook'ta cover videolarımı paylaşmaya başlayacağım. Ses sistemini zaten bu yüzden aldım. Kameramı da getirdim Kaş'tan. Güzel güzel çalıp kaydedeceğim ve paylaşacağım. Aşağıdaki hatun gibi videolarım olacak yani.



26 Şubat 2012 Pazar

Web Tasarım Üzerine

Daha önce bu konuda bir yazı yazmış ve web tasarım işine tekrar geri dönüş yapacağımı söylemiştim. Son dönemde bu branştan elimi ayağımı çekmiş olmama rağmen güzel iş yaptım diyebilirim. Pek geniş olmayan ancak oldukça kullanışlı bir bilgi birikimim olduğunu düşünüyorum bu alanda. Lise 1'de ilgilenmeye başlamıştım bu iş ile ve fazlasıyla görüyorum faydasını.

Kaş Aydın Haber'in yeni hali. Joomla
kullandım yine.
Bu yaz beş tane web sitesi tasarımı yaptım. Kaş'ta yavaştan ismim ön plana çıkmaya başladı ve kulaktan kulağa benim bu işi düzgün bir biçimde yaptığım yayılmaya başladı. Yaz öncesinde basit bir hesap yapmıştım, eğer 3 ay bir işte çalışırsam kazanacağım maksimum para 2 bin 400 lira olacaktı. Ben ne yaptım? Sadece web sitesi yaparak 3 ay boyunca tatil yapıp, cebime de kendimi geçindirecek kadar para koydum. Fena olmadı. Eşe dosta site yaptığım için çoğu zaman ucuza yaptım ama olsun. Yine aynı şekilde ucuza yapmaya devam edeceğim.

Teras Restaurant için basit bir HTML
template kullandım.
Aslına bakarsanız olay çok basit. Web tasarım işi oldukça basit bir şey. Zaten direkt olarak bu konuda bir lisans eğitimi alabileceğiniz bir bölümün olmayışının sebeplerinden biri de bu olsa gerek. Basit ve evde kendi başımıza öğrenebileceğiniz bir şey web tasarım. Hiçbir şey bilmiyorsanız bile bir çok hazır sistem ve yazılım mevcut. Ben şu ana kadar yaptığım tüm sitelerde hazır sistemler kullanıyorum. Neden? Çünkü kendim bir sistem yazabilecek web programlama birikimine sahip değilim. Ancak hazır yazılmış sistemleri düzenlemek ve kendime uyarlamak konusunda oldukça başarılıyım. Bu sayede bu işi yapabiliyorum zaten.

Çalışkan Çiçekçilik'te ilk defa OpenCart
kullandım ve gerçekten çalışıyor.
Her neyse. Şu sıralar yine bir kaç web sitesi işi ile meşgul olmaya başladım. İlk olarak Kaş Aydın Haber'in sitesini yeniledim. Benim daha önce yapmış olduğum tasarımın amına koymuş matbaada çalışan çocuk. Bu yüzden yenisini tasarlamak mecburiyetinde kaldım. Fena da olmadı hani... Bunun dışında Seyretli.com ve Kasdogapark.com'un tasarımlarını yapacağım. Henüz bunlara başlamadım. Yarın Nazilli'ye gidiyorum. Muhtemelen bu projelerin startını Nazilli'de vereceğim. Bunların yanı sıra Doğu ile yeni bir proje yapmayı düşünüyorum. Türkiye'nin ilk ve tek otomobil inceleme ve haber portalı'nı açacağız. Arabalara videolu incelemeler falan bile yapacağız, eğer siteyi açabilirsek tabii ki. Açarız diye düşünüyorum. Her şeyi denedim, bunu da deneyeceğimi düşünüyorum. Girişimci bir insan, bir şeylere girişmekten asla ve asla bıkmıyor. Ben de yaklaşık 6-7 yıldır  girişimcilik konusunda aşmış bitirmiş bir insan olduğum ve her işe bir yerlerden el atmayı becermiş olduğum için bu işi de deneyeceğimizi düşünüyorum. Hayırlısı...

19 Şubat 2012 Pazar

Manuel Fernandes: Söylenecek Söz Yok

Yine bir derbi öncesi cezalı duruma düşürüldü. Adamın maç içinde tahrik edilmesine ve hakemlerin ibneliğine zaten yorum yapmayacağım ama çok değil dün geceki maçta Emre Belözoğlu'na bakıyoruz, geliyoruz bu gece Manuel Fernandes'e bakıyoruz, çıkan ve çıkmayan kartları bir tarafa yazıyoruz.

Daha sonra Elmander'lerin Engin'lerin direkt kırmızıdan 1 maç ceza alıp da 2 sarıdan Fernandes'in 2 maç ceza almasına bakıyoruz. İşte size harika süper lig. Koyayım alayına.

- Alle @Ekşi Sözlük


19 Şubat 2012 Beşiktaş Gençlerbirliği maçında cezali duruma dusmemis, aksine dusurulmus futbolcu.

Adama Genclerbirligi maçında 10 saniye icinde iki tane cok net, ikincisi kart gerektirebilecek derecede bariz faul yapildi. İlkinde topu alip oyunu baslatti. 10 saniye sonra bir daha arkadan cekilerek yaka paca bir faul daha yapildi. Adam sinirlendi, rakibinin ustune yurudu. Ustune yurume esnasinda rakibe temasi yok. Hatta rakibin de bu esnada Fernandes'e temasi yok. Hakem ne yapti? Cart, ikisine birden sari kart cikardi. Standart buysa ligde her hafta en azindan 10-12 tane sari kart cikmasi lazim boyle.

Birakin abi; adam icin "Galatasaray macinda oynatilmasin" denmis. Oynatilmayacak. Bu kadar net artik. Kendisi icin "sahsi, bilmemne rerero" diyenlere de tez zamanda kendisine atilan tekmeler atilsin. Tekmeyi atana, arkadan cekene kart cikmasin. Bakalim sinirden ne yapiyorlar.

- marlboro insanı @Ekşi Sözlük

4 Şubat 2012 Cumartesi

Are You There, Chelsea?

Takip ettiğim dizilerin neredeyse çoğunun sonuna gelmiş veya yeni bölümleri için sürekli beklemek mecburiyetinde oluyor olmam sebebiyle yeni dizi arayışlarına giriştim. Bunun sonucunda Terra Nova, Game of Thrones ve Walking Dead'in pilot bölümlerini seyrettim. Hiçbirini tutmadım.


Dizi kuraklığı sebebiyle bir ara How I Met Your Mother'ı tekrar izlemeye başlamıştım ama onun da devamını getiremedim, kaldı öyle. Şimdi yepyeni bir dizi buldum ve bayağı sevdim. Are You There, Chelsea?

Chelsea biraz şişko ve balık etli. Ama
yine de hoş hatun.
Bana hali hazırda en az 2-3 sezonluk bölümlerinin bulunacağı bir dizi olmalıydı aslında. Ama olsun, fazla dizi göz çıkartmaz. Her hafta yeni bölümü çıkıyor sanırım. Bu gece çekilmiş olan tüm bölümlerini seyrettim dizinin. Yani bu da dört bölüm izlediğim anlamına geliyor.

Sarışın bir hatun var Chelsea isminde. Barda çalışıyor, çocuklu bir kız kardeşi var. Chelsea alkolik ve tam bir sürtük. Her önüne gelenle sevişiyor. Zaten dizi tamamen seks üzerine kurulu esprilerden ibaret. Bu da çoğu kesimin hoşuna gidecektir. Zira Türkiye'de cinsellik diyince bile bıyık altından gülen insanların olduğunu, filmlerde küfür duyunca kahkahalar atarak gülen bir izleyici kitlesinin olduğunu vs. düşünecek olursak; ülkemizde tutulabilecek bir yapım bence.

Şu an son dönemde Türkiye'de çok popüler olmuş iki dizi var kanımca. Biri HIMYM diğeri TBBT. Yaklaşık iki yıl sonra bu tarz bir patlamayı Are You There, Chelsea'nin yapabileceğini düşünüyorum.