5 Nisan 2009 Pazar

Bir PES Macerası - Vol. 1

Evet. Şuan sizlerle, PES 2009 adlı güzide futbol oyununda yaşadığım bir Şampiyonlar Ligi macerasını anlatacağım. Bildiğiniz gibi PES, Şampiyonlar Ligini lisanslı olarak 2009 yılında oyuna eklemeyi başardı. Lisanslı olunca da, modun havası bir başka oluyor. Hala bir çok takımın lisansları alınamamış olsa da, Şampiyonlar Ligi modu ile olsun, Become a Legend modu olsun, PES hala gönüllerin bir numaralı futbol oyunu. Neyse, bu konulara girmeyelim. Benim maceram daha güzel, sonu da mutlu bitiyor.

Takım seçmek konusunda epey kararsız kaldım. Barcelona ve Manchester United oyunun en güçlü takımları. Bunların çok ufak bir kademe altında da Milan var. Ben Milan'ı aldım. Kuralar çekildi ve grubum şu takımlardan oluştu:

C Grubu
  • AC Milan
  • Liverpool
  • Porto
  • Twente
C grubu ilk maçı: Milan 1 - 2 AC Liverpool

Grubun ilk maçında, grubun en güçlü takımı Liverpool ile Milano'da karşılaştım. Maça çok iyi başladım ve ilk yarıda saysız gol pozisyonundan yararlanamadım fakat buna rağmen bir gol atmayı başarıp devre arasına 1-0 galip girdim. İkinci yarının hemen başında Kaladze'nin kırmızı kart görmesi tüm dengeleri bozdu. Kaladze'nin boşalttığı mevkiye yeni bir oyun oyuncu almadım. Bu yüzden ataklarımı sürekli olarak yapmaya devam ettim. Fakat savunmada bir kişi eksik olduğumuz için, kontra ataklardan kalemde 2 gol gördüm ve ilk maçımı malubiyet ile tamamladım. Kötü oldu. Evimizde beklenmedik bir malubiyet aldık.

C grubu ikinci maçı: Porto 0 - 1 AC Milan

İkinci maçımızda Porto ile karşılaşıyorduk. Moraller bozuktu, Kaladze'nin yerine takımda Maldini yer aldı. Oyunun belki de en sinsi takımı Porto'dur. Güçsüz gibi duruyorlar fakat öyle iyi top yapıyorlar ki hayret edersiniz. Diğer bir sinsi takım da Athletico Madrid, Aguero falan öküz gibi. Neyse, bu maçta Porto baskılı oynadı. Fakat ben bir pozisyonda golü buldum ve maçı kazandım. Zor da olsa kazanarak ilk üç puanımızı aldık.

C grubu üçüncü maçı: Twente 2 - 4 AC Milan


Üçüncü maçımız grubun en güçsüz takımı, hatta Şampiyonlar Ligi'ne nasıl katıldığını dahi anlamadığım Twente ileydi. Maça tamamen yedek bir kadro ile çıktım, kaleci Dida hariç. İlk 4 dakikada 2 gol yedik ve 2 - 0 geriye düştük. Boriello adlı genç oyuncumuzun attığı goller ile maça ilk önce dengeyi getirdik. Sonlara doğru da iki gol bularak maçı kazandık. Bu maçın ardından Liverpool maçı vardı, o maç için de oyuncularımızı dinlendirmiş olduk. Bunun yanında Boriello'nun, Inzaghi'den daha iyi durumda olduğunu da anlamış oldum.

C grubu dördüncü maçı: Liverpool 2-4 AC Milan

Liverpool ilk maçta olduğu gibi sönüktü. Geçen maçı 10 kişi kaldığım için kazanmışlardı. Bu kez onlara şans tanımadım ve ezdim geçtim. Özellikle Kaka' ile sağ kanattan darma dağın ettim Liverpool'u. Bundan önceki 3 maçını da kazanmış olan Liverpool'a ağır bir tokat vurdum. Ayrıca puanlarımızı eşitledim. Grubun tepesinde Liverpool ile ortak puandaydık artık.

C grubu beşinci maçı: AC Milan 0 - 0 Porto

Porto ilk maçta olduğu gibi baskılı oynayamadı. Ben çok baskılı oynadım fakat bir türlü golü bulamadım. Boş kaleye kaçırılan toplar, direkten dönen toplar vs. oldu. Porto çok az geldi benim kaleme. Bana beraberlik yetiyordu gruptan çıkabilmek için, beraberliği aldım ve yetti.

C grubu altıncı maçı : AC Milan 3 - 0 Twente

Twente gruptaki tüm maçlarını kaybetmişti. Ben yine onların karşısına yedek kadro ile çıktım. İlk yarı gol bulamadım. İkinci yarı attığım 3 gol ile maçı kazanıp, ikinci tura çıkmayı başardım.

Grup maçları sonunda gruptaki sıralama:
  1. Liverpool
  2. Milan
  3. Porto
  4. Twente
Sıralama tıpkı beklediğim gibi oldu.

İkinci tur kuraları çekildi ve rakibim Real Madrid oldu. Kupayı alabilecek güçte sadece 3 takım var, bunlar Barcelona, Manchester United ve Real Madrid. Bu üçlüden biriyle, ikinci turda karşılaşmam güzel oldu. Turu atlarsam direktman bir rakibimi ekarte etmiş olacaktım.

İkinci tur ilk maçı: Real Madrid 0 - 5 AC Milan

Turnuvanın en rahat maçını oynayıp, rakibimizi gole boğduk. Ronaldinho ilk kez düzgün bir futbol oynadı ve 2 gol birden attı. Garipti. Casillas o topları nasıl yedi hala hayret ediyorum.

İkinci tur ikinci maçı: AC Milan 0 - 0 Real Madrid

İlk maçın verdiği rahatlık ile yedek kadro ile sahaya çıktım. Fakat bu kez taktikte bir değişiklik yaptım ve 5-3-2 taktiğini kullandım. Gol atabilirdim ama atamadım, Real Madrid yine ezik kaldı. Doğru düzgün pozisyon dahi bulamadı.

Real Madrid'i eledikten sonra çeyrek finaldeki rakibim, turnuvanın bir diğer güçlü ekibi Barcelona oldu. Biraz çekinsem de, işler yine istediğim gibi gitti.

Çeyrek Final ilk maçı: Milan 1 - 0 Barcelona

Kaka'nın tek golü ile maçı kazandık. Messi'yi durdurduk veya başka bir nedenden dolayı oynayamadı. Bilemiyorum. Messi oynayamayınca, Barcelona bitik zaten. 1-0, güzel skordu ikinci maç için.

Çeyrek Final ikinci maçı: Barcelona 1 - 2 Milan

Maçın hemen başında kornerden gelen bir gol ile öne geçtim. Kornerde topu Milito kendi kalesine gönderdi. Bu golün hemen 2-3 dakika sonrasında kalemde golü gördüm. 5-3-2 taktiğiyle oynamaya başladım, savunma yaptım. Sonlara doğru Barcelona iyice yüklendi. O yüklenmeler sırasında yakaladığım bir kontra atakta, Ronaldinho ile ikinci golü bularak maçı kazandım ve Yarı Final'e yükseldim.

Yarı Final'de rakip sürpriz bir ekipti. Sürpriz yaparak Yarı Finale kadar gelmişti. Oynadığım ilk maçta da sürpriz yaptılar.

Yarı Final ilk maçı: Roma 4 - 4 Milan

Bir ben attım, bir onlar, bir ben attım, bir onlar attı. Tam 88'de 4 - 3 öne geçtim ve maç böyle biter diye düşünürken 90'da bir gol daha atarak maçı berabere bitirdiler. İkinci maç için ümitli bir şekilde maçtan ayrıldılar. Ama ben yine de ikinci maçta kazanabileceklerini sanmıyordum.

Yarı Final ikinci maçı: Milan 4 - 1 Roma

Pek rahat geçmedi aslında maç. Roma çok iyi oynadı, çok iyi pozisyonlar yakaladı fakat atamadı. Ben ise sanırım girdiğim tüm poziyonlardan gol ile döndüm ve farka gittim. Final'e güzel bir skor ile gittik.

Finalde rakibimiz tahmin ettiğim gibi Manchester United oldu. Maçın çok zor geçmesini bekliyordum, hatta yenilebileceğimi bile düşünüyordum ama olmadı...

Final: Milan 7 - 1 Manchester United

Evet, 7-1 kazandım. Boriello tam 5 gol attı, diğer 2 golü de Kaka' attı. Boriello'nun ikinci golü, turnuvanın en güzel golüydü. Peter Crouch'un Galatasaray'a attığı yarım rovaşatanın aynısıydı. Bu arada skorun böyle olmasının bir nedeni de kalede Van der Sar'ın değil, Foster'ın oluşuydu. Herif kova gibiydi, her geleni aldı. Van der Sar olsaydı kalede, 2-1, 3-1 falan biterdi maç.

Bu tarihi skor ile kupayı kazandık. Kupa kaptan Gattuso'nun ellerine çok yakıştı.



Kupayı böylesine basit kazanmamın bir diğer önemli nedeni de, oyunu Profesyonel zorluk seviyesinde oynamamdı. Bir üst kademe neydi hatırlamıyorum, World Class mıydı neydi sanırım, onda oynasam bu kadar kolay ulaşamazdım kupaya. Gelecek sefer öyle deneyeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder