26 Ekim 2009 Pazartesi

“Namus İki Bacak Arasında Değildir” Yanılgısı


Evet. Oldukça hassas bir konu hakkında bir kaç şey söyleme gereği duydum ve bu yazıyı yazmaya başladım. Mükemmel bir giriş kısmının ardından, yazıyı geliştirmeye başlayalım.

Bu söz aslında bir savunma mekanizması ürünüdür. Bu sözü bekaretini evlenmeden önce kaybetmiş insanlardan duyarız genellikle. Sadece kadın değil, erkekler için de bazen bu söz bir savunma mekanizması ürünü olarak ortaya çıkabilir; fakat dişi cins cinsel konularda biraz daha hassas bir konumda olduğu için bu söz de genellikle onların ağzından çıkıyor.

Bekaretini evlenmeden önce kaybetmiş bir insan, toplum tarafından “kötü” insan olarak nitelendirilir. Sonuçta bazı toplum kuralları var, örf var adet var ve bu kurallara bir şekilde uymak gerekiyor. Bu kurallara uymazsanız ne olursa olsun kötü anlamda damga yiyorsunuz. Yediğiniz damga o kadar kötü ki, bu damga ile yaşamayı öğrenmek bir tarafa, yaptığınız şeyin kötü bir şey olmadığına kendinizi ikna etmeye çalışıyorsunuz. Ve bu sırada ortaya işte bu tarz söylemler çıkıveriyor. Kişinin kendini rahatlatmak için ortaya attığı, topluma tamamen ters düşen sözler.

Namus sadece iki bacak arasında değildir desek yanlış olmaz. Sonuçta bir insan sürekli karşı cinsten insanlarlaysa, bazı ahlaki kuralları hiçe sayıyorsa ve dilediği şeyi özgürce yapmaktan yanaysa, yine topluma ters düşen bir durum ortaya çıkıyor. Sonuçta burası Türkiye ve bazı katı kurallar var. İlla ki cinsel ilişki gerekmiyor, kişinin biraz olsun ahlaki değerlere saygısız olması bile o insanı namussuz yapabiliyor. İşte buna dikkat etmek gerekiyor, kötü anlamda damga yememek için.

Bir de madalyonun diğer tarafı var. Sonuçta cinsellik insanoğlu için bir gereksinimdir ve bu gereksinimden mahrum kalmamak gerekiyor. Ama tadını kaçırmamak gerekiyor tabii. Her şeyin bir ölçüsü var öyle değil mi? O ölçüyü kaçırmadan cinselliğinizi yaşadığınızda, toplum tarafından pek fazla umursanmayabilirsiniz ve size karşı kötü anlamda bir damga yeme durumu olmaz. Ama diyorumya, burası Türkiye, o yüzden dikkat etmek gerekiyor; isterse Van olsun, Mardin olsun, isterse İzmir olsun İstanbul olsun. Burası Türkiye.

Eğer cinselliği kimi zaman zevk için, kimi zaman menfaat için, kimi zaman sadece eğlence için yapıyorsa kişi; burada bir sorun var. Pek bir keyifli geliyordur yaşadıklarını arkadaşlarına anlatmak ama emin ol sen o değersiz 5 dakikalık zevk için arkadaşlık ettiğin şahsın gözünde ve hatta yaşadıklarını anlattığın arkadaşlarının gözünde de bir orospudan öte bir şey değilsin. Değilsin çünkü sen bunu herkesle yapıyorsun. Bir özelliğin yok, herkesin partnerisin. Bir kişinin değil, senin için özel olan birinin değil; herkesin partnerisin. Çok basitsin. Onların oyuncağısın.

Ve bazen; öyle bir oyuncaksın ki, seni istediği zaman çağırıp, becerip, “hadi şimdi üstünü giyin ve s. git buradan” diyen insanlara değer verebiliyorsun. Onlar senden sadece “yine çaktım geçen gün orospuya” diye bahsediyorlar. Yazık ediyorsun hayatına. Yazık ediyorsun sana gerçek değeri verenlere. Her şeye yazık ediyorsun.

Aklın namuslu olsun, her önüne gelen cinsel ilişkiye gir? Olmaz, böyle bir şey yok. Aklın namuslu olması diye bir şey yok. Bu bir bütün. Bu bütünü bozarsan, namussuzsundur. Bu böyledir. Türkiye’de böyledir. Kendinize dikkat edin, kendinize çeki düzen verin.

NOT: Bu yazı kişisel birebir gözlemlerime dayanarak yazdığım bir yazıdır. Erkeğin namusu ne olacak diye sorabilirsiniz, o soruya karşılığı ben değil şu an içinde bulunduğumuz ahlaki değerleri oluşturanlara sormanız gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder