11 Şubat 2011 Cuma

Lawrence of Arabia

Uzun zamandır izlemeyi düşündüğüm bir filmdi ve duruyordu arşivimde. 3,5 saatlik bir film olduğu için başlamak konusunda hep tereddüt ediyordum. Neyse ki bugün başlayıp bitirdim. Gerçi dün başladım, bugün bitti.


Filmin konusuna değinelim ilk önce. Birinci Dünya Savaşı'nda geçiyor film. Lawrence adındaki ingiliz bir ajanın bir kaç arap kavmini örgütleyerek Türklere karşı elde ettiği zaferler ele alınıyor. Film direkt olarak İngiliz ve Arap çephesinin tarafından anlatıldığı ve ele alındığı için Türkler zaten fazlasıyla aşağılanmış. Gerçi bir Türk olarak her şartta bu filmi izledikten sonra bir aşağılanma hissetmek normal; sonuçta ortada bize karşı elde edilmiş zaferler var.

İngiliz filmi olması sebebiyle her ne kadar Arap ve İngiliz taraflarının gözünden anlatılsa da olay bir çok araplar da fazlasıyla aşağılanmış. Hatta bana kalırsa Türklerden daha fazla aşağılanmış durumdalar. Direkt olarak satılmış bir millet olduklarını gözler önüne seren bir film olmuş. Zaten savaş direkt olarak bize karşı verildiği için bize zaten kötü bir kılıf giydirmeleri kaçınılmazdı.

Cüneyt Arkın'a benziyor biraz.

Film boyunca günümüz Türkiye bayrağı görüldü Türklere ait olan yerlerde. Araplara ait kampları Tayyare ile bombalıyoruz filmde. Osmanlı o dönemde zibilyon farklı cephede savaşırken, o ufacık kampı niye tayyare ile bombalasın ki arkadaş... Olacak iş değil. Onu geçtim, Lawrence ve köpek Araplar, bir treni havaya uçuruyorlar ve yağmalıyorlar. Bu sırada Lawrence trenin üstüne çıkıyor ve bir şeyler yapıyor kendi halinde. Ölemeyen bir Türk subayı, silahına davranıyor ve Lawrence'a ateş ediyor; sıyırıyor kurşun. Ardından Lawrence bizim subaya doğru dönüyor ve onu seyrediyor. Bizim subay 4 el daha ateş ediyor ama isabet ettiremiyor. Ulan, bizden daha iyi savaşçı millet mi var yeryüzünde? Türk subayı 6-7 metre önündeki adama 5 el ateş edip vuramıyorsa, ben bir şey demiyorum daha fazla.

Yine Lawrence efendi ve köpek Araplar, Şam'a yürürken bir Türk birliği ile karşılaşıyor. Araplar saldırıyor, Türkler kaçıyor. Nerede görülmüş böyle bir şey? Esir dahi almadan katlediyorlar Türkleri. Sorsan biz barbarız. Onu geçtim, Araplar saldırırken Allah diyor; halbuki aynı Allah'a inanıyoruz yani biz de... Olacak iş değil.

Ve tabii bir de tecavüz olayı var. Lawrence bir Türk kalesine gidiyor. Niyeyse artık... Bunları tutuklayıp bizim Paşa'nın karşısına çıkartıyorlar. Filmin başında küçücük çocuk Lawrence'ın İngiliz olduğunu anlarken, bizim Paşa anlayamıyor. Akabinde bizim abazan paşa Lawrence'a halleniyor. İlk önce dövdürüp, sonra da tecavüz ediyor. Anladığım kadarıyla... Orayı göstermiyorlar. Zaten o olaydan sonra Lawrence'ın hayata bakış açısı değişiyor ve bu işlerden elini ayağını çekmeye yelteniyor. Bir de herif ile olan iş bittikten sonra salıyor bizim paşa herifi. Türklerin gay olduğunu direkt olarak ima eden başka bir filme rastlayamayız herhalde şu dünyada. Lawrence'ın bize karşı yaptıklarını, bizim paşa ona ödetmiş =D.

Tecavüzcü Türk Komutanı ve masum Lawrence. Bu arada Türkler cidden Türk'e  benzemişler. Türk tipi var yani.

Bu arada şunu da söylemeden edemeyeceğim. Arapları direkt olarak pis, cahil ve barbar olarak gösteren film; Türkleri ise biraz olsun modern gösteriyor. Tabii barbarlık konusunda yine her zaman oldukları gibi bizi Araplar ile bir tutuyorlar ancak giyim kuşam olsun; teknoloji olsun; silah olsun... Bayağı bir teknolojik ve gelişmiş olarak göstermişler bizi. Sanırım böyle olmasının sebebi sürekli Araplar ile karşılaştırıp; Arapların kılıcı var, Türklerin ağır topları var denmesinden ötürü. Yoksa İngilizlere karşı bizim teknolojik olabilmemiz gibi bir durum zaten yok. Ama bu da bir şey yani. En azından Araplardan iyi durumdayız.

Çok fazlaca mantık hatası var. Gerçi sanırım bunlar biz hariç herkese mantıklı geliyor ki vakti zamanında 7 tane Oscar almış bu film. Olacak iş değil.


Film o kadar gereksiz uzatılmış ki, izlerken bayıla bayıla bir hal oldum. O kadar gereksiz sahneler niye çekilir hiç anlamadım. Sırf filmi uzatmak için sanki. 3,5 saatlik bir film olmasına rağmen, bir kez bile bilgilendirici sahne yok. Adamlar durduk yerde bir yere giriyorlar. Sonra çıkıyorlar başka bir yeri istila ediyorlar. Ulan niye ediyorsunuz? O sırada dünyada neler oluyor? Bu savaş neyin nesiymiş... Yok. Sadece o an olan şeyleri gösteriyor film.

Film çoğunlukla çölde çekilmiş. Okuduğum bir yazıda her farklı sahne için özel bir çalışma grubu tarafından çölün pürüzsüz hale getirildiğini okudum. İlginç cidden.

Genel olarak başarılı bir film diyebiliriz sanırım. Bizim tarafımızda olan mantık hataları sadece bizim gözümüze çarpan detaylar olarak kalacaktır. Zaten bu yüzden 7 tane Oscar aldı anladığım kadarıyla bu film. Fakat kişisel görüşüm iyi ama overrated bir film olduğu yönünde. Ve fazlasıyla gereksiz uzun.

Son olarak film ile ilgili hoş bir yorumu koymak istiyorum buraya: "İki şeyi doğru aktarmışlar: develer ve kumlar" - Lowell Thomas (Arap ayaklanması sırasında, çoğunlukla TE Lawrence'ın yanında bulunan fotoğrafçı ve yazar)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder